Tohumdan Işığa...
Bir kabak Lambasının Destansı Yolculuğu…
Başlangıç: Toprağın Kalbinde Bir Fısıltı
Her şey bir tohumla başlar.
Sıradan bir tohum değildir bu; içinde binlerce yıldır süregelen doğa bilgisini, ışığa susamış sessiz bir çağrıyı taşır. Toprağa dokunur, güneşle uzlaşır, rüzgârla konuşur.
Lagenaria siceraria—kadim bir sarmaşık türü—baharın ilk ışıltısıyla filiz verir. Güneşe doğru uzanır, geceleri yıldızlarla fısıldaşır. Mevsimler dönerken kabuğunu kalınlaştırır, formunu tamamlar. Her biri doğanın eliyle şekillenmiş, biricik, benzersiz.
Ve sonra, zamanı gelir.
Topraktan ayrılır…
Işığa giden uzun yolculuk başlar.
Bekleyişin Büyüsü: Doğal Kurutma
Bu aşama sabır ister. Kabaklar asılır, bazen aylarca serin bir köşede sessizce bekler. Dışları kabuk bağlarken içleri boşalır. Her çıtırtı bir dönüşüm işaretidir.
Bazen dışı küf tutar, bu da sürecin parçasıdır. Çünkü bu sadece kuruma değil, bir yeniden doğumdur.
Her kabak kuruduktan sonra, içinde yankılanan bir ses verir:
“Ben artık hazırım.”
Doğanın Formu, Sanatçının Ruhu
Elime aldığımda her kabak bana fısıldar. Kimi yumuşakça, kimi inatla.
Onun çizgilerini takip ederim, zorlamam. Desenler ona göre çizilir, onun ritmiyle dans eder.
Zımparalanır, temizlenir.
Ve sonra başlar esas büyü: delme, oyma, boyama, kararma, ışıkla yüzleşme.
Her detay (0.2 mm’lik bir delik bile) bir anlam taşır. Çünkü bu lambalar hata kaldırmaz. Her dokunuş kalıcıdır.
Her lamba, doğa ve insanın birlikte yarattığı bir şiirdir.
Gölgeyle Konuşan Işık
Lamba yandığında, sadece bir ışık yanmaz.
Bir hikâye anlatılır.
Gölgeler duvarlara dans eder. Desenler canlanır. Işık turuncuya, kana, kehribara bürünür.
Oda değişir.
Zaman durur.
Ve sen, farkında olmadan gülümsemeye başlarsın.
Bir lambadan fazlasıdır bu.
Bir ruh eşidir.
Köklerden Gelen Dayanak
Her Kabak lambası, özenle seçilmiş bir ahşap kaide üzerinde durur. Bu sadece bir stand değil, geçmişin taşıyıcısıdır.
Kimi zaman 150 yıllık bir ağaçtan, kimi zaman nadir rastlanan Karadenizin hırçın dalgalarında şekillenmiş ve kıyımıza bırakılmış odunlardan yapılır.
Her kaide lambaya özel seçilir, tıpkı ona ait bir taht gibi.
El Emeği, Göz Nuru, Gönül İzi
Her lamba, benim ellerimle yapılır.
Yüzlerce saat süren bu süreçte her detay planlanır, ama doğanın iç sesi her zaman önceliklidir.
Bugüne dek yüzlerce lamba yaptım, ama hiçbirini tekrar etmedim.
Çünkü hiçbir hayat tekrarlanmaz.
Ve bu lambalar, birer hayattır.
Sadece Bir Lamba Değil...
Evine girdiğinde sadece bir nesne olmaz.
O artık senin gecelerinin sesi, duvarlarının gölgesi, yalnızlıklarının yoldaşıdır.
O kabak senin ışığını taşır.
Ve sen, onun gölgesinde kendi hikâyeni yeniden yazarsın.
